bir cümle yazıvererek başladığım bu gece, o cümleyi nereye konumlandıracağımı düşünürken daha başka şeyler yazmaya başlarken buldum kendimi. biliyordum, o ilk cümle, en sona yerleştirilecek. içime doğan his bu oldu en azından.

garip geliyor, hatta fazlasıyla anlaşılır, ya da şöyle diyeyim son derece açıktır ki insan başından beri uyumlanmaya çalışıyor. bunu açıklayamayacağım. ama bütün çaba uyumlanmak üzerine, kendini uydurmak üzere, kendi kendini kopardığı dünyadan yalan yanlış yollarla tekrardan oturmak o dünyaya ama diken üstünde. kopuş gerçekleşti mi geri dönüşü yok, bunun da farkına varılmıştır elbet, ama işte aksi istikamete dair çabalar sürdürülüyor. tabii asıl iklim bu değil, asıl iklim bugün bambaşka. bugünün iklimi iklim de değil. işte öyle bambaşka bir şey. akıl kullanılarak açıklamalar yapmaya çalışmak şimdi anlamsız yersiz geliyor, olmaz yapamam şu an değil. hayır.

yaşadığın her an, belki bir gün apayrı şekillerde anılacak ve anlatılacak bugünlerin gerçekliğine ve gerçeküstülüğüne maruz kalmanın göz dolduruculuğuyla, geniz yakıcılığıyla yatağında buluyorsun kendini. buluyor musun? sana da böyle oluyor mu?

tüm bunlar benim gündemim mi?

isteğim basit. son derece mümkün. kılınsın mümkün kılınsın ama kim tarafından? şu kaya yerinden oynasın. şu binalar yıkılsın. bugün güneş tutuldu ama görmedim zamanım olmadı bakmaya. sabah yedide giydiğim ayakkabılarımı gece on ikide anca çıkarabildim. zaman neye kaldı? evde oturmak istiyorum.

müziğim daimi kalsın. anlamalarım bâki. algı açık şey. ne yapayım? şu gecenin, yalnızlığımı burnumda tüttüren sessiz rüzgârı iradelerinin yıkıcılığından korunsun. kafamın ve göğüs kafesimin içine girenin çıkışı ne mümkün? süzülerek kat edilen yollardan geri dönülemeyeceği ne malum?

şu coşkuyu çürütenlerin günü gün olsun da çürütülenin nesi kalsın?

hele ki yok sayılanın paranoyak düşüncelerle zararlı görülenin mesafe koyulanın aranmayanın hali hatrı sorulmayanın gözünden süzülen o yaşların sabah uyandığında unutulduğu bu dünyada kişi kendini her gece her sabah her gün nasıl avutsun? ben sormaktan sen yanıtlayamamaktan.

göğüs kafesim kül değil güneş olsun.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr