leke

 

ben sadece parçalandım

bütün parçalarım dağıldı

sonunda patladım

ne diri diri yandım

ne de öldüm

ben sadece parçalandım

 

bu bir kurtuluş

taş bir duvara toslayıp paramparça olmadım

ben kendimi patlattım

artık hissedebiliyorum

ben sadece böyleyken hissedebiliyorum

 

kollarım koptu

koptukları yerde onlara yeni yüzler doğdu

onları bazen bir yere sürüne sürüne giderken görüyorum

ikisi de bir sokağın iki ucuna sürünüyorlar

 

bu bir yeniden doğuş

ben yerde yatan bir vücut parçasıyım artık

sadece gülüyorum

bacaklarım koşuşturuyorlar

her yer kan oldu

bu beni rahatsız etmiyor artık

ayak parmaklarım kan içindeler

tırnaklarımın kenarlarında kuruyup kalan kan

hoşuma gidiyor

ojeli tırnaklarım

ne kadar güzeller

 

patladığımda göğsüm de yarıldı

içinden bir adam

bir de kadın çıktı

önce uzun bacaklarını iki yana uzattılar göğsümdeki yarıktan

sonra elleriyle beni belimin iki tarafından kavrayıp

uzun ince bedenlerini dışarı fırlattılar

içeride devam eden bağırtı bir an dışarıda da devam etti

fakat sonra öylece susup kaldılar

biraz bakıştılar

sonra sarılıp ayrıldılar

kapıyı bile çekmediler giderken

çok dalgındılar

onlar giderken elimden geldiğince doğrulup onlara baktım

adam çok saldırgan ve tehlikeliydi

sıkı ve çirkindi

kadın çok güzel ama çok da narindi

özel ama kırılgandı

 

ellerim beni hiç yalnız bırakmadılar

yaralarıma turnike yapmaya çalıştılar

benim açılan yerlerimden hiçbir şey çıkmadı

doğmadı

kan kaybettim günlerce

asla ölmedim

karaciğerimden petrol gibi bir irin sızıyordu

kokusuna dayanamıyordum

 

zamanla eşyalarım kayboldu

yer altımdan çekildi

dört bir yanıma duvarlar ördüler

(kim ki onlar?)

duvarlar gittikçe daralıyordu

ama bu dar ve daralan alan

beni çok rahatlatıyordu

ellerim de gittiler

onlar beni böyle görmeye dayanamıyorlardı

kovdum onları

gidin dedim

benim kimseye ihtiyacım yok

 

en son ben kaldım

göğsüm yarık

kollarım ve bacaklarım yoklar

ölmüyorum

rengim attı

her tarafımdan bir şey akıyor

kokuya dayanamıyorum artık

saçlarım düşüp bıraktılar kendilerini

burnum küflendi ve toz oldu

kulaklarım büzüşüp küçücük oldular

kaşlarımsa küstüler

içim dışım aynı renk

ağzım ve dudaklarım bembeyaz

tenim bembeyaz

ama kirpiklerim hâlâ çok güzeller

 

hep patlayacak gibi hissediyordum öyle anlarda

sonunda evet dedim tamam

artık patlama zamanı

 

artık paramparçayım

arındım

tüm gerçekliğimle ben benim artık

bu durumdan çok hoşlanıyorum

ben artık sürekli kıkır kıkır gülüyorum

bu duvarlar sonunda bu uzuvsuz bedenimi ezmeye başladığında

ben cıvık bir hamur olup bulabildiğim her delikten dışarı fışkıracağım

üstünüze sıçrayacağım

kıyafetlerinizdeki leke benim

beni yıkamayın

bir bakın bana

kıyafetlerinizdeki leke benim

bir bakın bana

beni yıkamayın

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr