Ellere vay delisi

 

Ellere vay delisi geçiyor sokaktan

Her gün aynı saatte

Adını söylediği türküden alan deli

 

Delinin kafası karıncalı, öyle. Karıncalar felaket getirir

Kırar insanı delinin neden bu türküyü seçtiği.

Birine kırk kere deli dersin o da gitti ellere vay diye dolaşır

 

Deli akşam yemeği olur kırar insanı.

Bilmek istiyorum başka deli var mı üzücü türkülerle saldıran

 

En nadir çılgın söğütler tanıdığım tek ağaçlardır.

Söğütlerin deli olduğunu hissediyorum.

Yere bakıyorlar. gibi görünürler. Aslında tavana bakarlar.

Yukarda deniz vardır onlarca.

 

Ah yumurcak deli. Fransa’da doğsan sanatçı olurdun.

Buralarda sadece deli oldun. Yoğurt koydun dolaba. Ellere vay.

 

gerçeklerin delirmesi, yedi yıla kadar harikulade yatmış

korkunç yattı yıllar geçmişte

o çantada keklik insanlara kırk kere keklik denmiş de

öyle olmuş değillerdi sen mesela öyle mi keklik oldun

 

Kalabalar içinde, ölümü dayatan selalar, pek de umut vermeyen iş ilanları, lokma dağıtılan lokasyon bilgileri, mahalle karısı denilerek bir parça ayıp edilen mahalle karılarının yaşamak umurları içinde arkadaşına hey george versene borç diye bağıran tahmini 2012 doğumlu inanılmaz çocuklar, yan masaya dört mü diyon göt mü diyon belli değil diye sataşan kahve milletinin insanları, pembe şalvar da kendi çapında erotik aslında, tiril tiril, iyi bir dokunuş iletkeni düşüncesiyle folkunu anlayan bir şairin imgelemi içinde kim bilir neye kahretmiş bu ellere vay delisini duymak zor ama şair duyar.

 

Dışardan deli bağırıyor içerden frank zappa bağırıyor

“a prune isn’t really a vegetable. cabbage is a vegetable”

 

Tostçuda denk geldi, merhaba deyip elini uzattı. Tanışıyoruz sandım. Tanıdığım insanlarla karşılaşınca da ilk defa görüyormuşum gibi geliyor nedense. Hocam bana tost söyler misin dedi. Sen söyle hesabıma yazdır dedim. Hesabım filan da yok gerçi. Bana inanmazlar sen söyle hocam dedi. Biz de kalkıyorduk, giderken söylerim. Hesabı ödedim, çıkarken benim tostu söyledin mi hocam dedi. Söyledim söyledim. Bekle söyledim. Neden söylemedim bilmiyorum. 10 liradan kaçacak değilim. Korona’dan korktum herhalde. Tostçunun böylelerini alıştırma hocam gibi laflarını da duymak istemedim. Delinin ilk teklifimi reddedip ısrarla bana zahmet çıkarmasına da uyuz oldum. Fazladan sözcük sarf etme zahmeti yani. Keşke 10 lirayı masaya koyup gitseydim o da aklıma gelmedi. Durduk yere vicdan yapacak bişey daha çıktı fuckkkk. Jean valjean mıyım lan ben.

 

Bu şiiri yazarken, balkona sigara içmeye çıktım. Baktım aşağıdan geçiyor. Gece 3 civarı. Türküyü söylemiyor ama. Elleri cebinde usul usul yürüyor. 50 metre ilerde, gülseren kuaför’ün önünde durdu. Aynalı camdan beni kesiyor sanki. Sanki tost zaten onunmuş da ben ayağımla ezmişim gibi, ne biçim insanmışsın sen adi herif der gibi ya da daha kötüsü, canın sağolsun der gibi bakıyor.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr