MEDYADAN
İlker Şaguj: "Şiiri tekdüzelikten kurtarmak bence esas meseledir."

İlker Şaguj: “Şiiri tekdüzelikten kurtarmak bence esas meseledir.”

Soruşturma: 2000’lerde süresiz deney ve bütüncül deformasyon veya deneysel şiir nereye vardı? Hazırlayan: Mikâil Söylemez   2000’lerden sonra, başlarda İkinci Yeni’ye mukavemet eden fakat aynı zamanda bu şiiri basamak olarak kullanan, ardından lirizmi ve imgeyi dışarda tutan, ve giderek daha somut bir şiir yazıldı. Deneysellik ve arayışlar bakımından Türkçe şiirde İkinci Yeni’den sonra ilk kaydadeğer...
İsmayil Sakin: "Nazmi Cihan Beken şiiri kendi erişimsizliğinin hakedişine sahip mi?"

İsmayil Sakin: “Nazmi Cihan Beken şiiri kendi erişimsizliğinin hakedişine sahip mi?”

“Dış okur” gözüyle Et Kısmı, Damgası   Şiirle matematik arasında hiç değinilmediğini düşündüğüm bir koşutluk gözlüyorum ki bu iki pratikte de üreticiler ile birincil tüketicilerin oluşturduğu kapalı topluluk yapısıdır. Şiir alanının tamamını kuşatan bir niteleme değil bu elbet ancak Nazmi Cihan Beken ve yakın çevresindeki bir grup şair için bu koşutluğu işlevsel buluyorum. Popüler bilim...
Liman Mehmetcihat: [HDE’nin] bahsolunan 'biçimsel ifade olanakları'nın 2010'larda nereye kaybolduğunu düşüneceğim.

Liman Mehmetcihat: [HDE’nin] bahsolunan ‘biçimsel ifade olanakları’nın 2010’larda nereye kaybolduğunu düşüneceğim.

ONUNCU YILINDA HATA DEVAM EDİYOR   Ömer Şişman’ın ilk kitabı Hata Devam Ediyor, 10 yıl önce Sardes Yayınları’ndan çıktı. 10 yıl sonra bu kitap hakkında yazmak istememin nedeni, günümüz “yeni okur”unun ve “genç şair”inin şiirle olan alakasına dair duyduğum derin şüphelerdir. Önce kitabı çözümlemeye ve tanıtmaya çalışıp ardından kitabın arka kapağında bahsolunan “yeni yolların keşfi”,...
Zafer Zorlu: "Bi Müddet Aranızda Olamayacağım; kısmen inzivaya çekilip dertleşmenin ve çareler aramanın, şairin genç yaşına rağmen belirgin olmasa da vasiyette bulunmanın kitabı gibidir."

Zafer Zorlu: “Bi Müddet Aranızda Olamayacağım; kısmen inzivaya çekilip dertleşmenin ve çareler aramanın, şairin genç yaşına rağmen belirgin olmasa da vasiyette bulunmanın kitabı gibidir.”

Sokağın Yapıbozumu veya Özkarcı Ne Kadar Aranızda Tarih boyunca düşüncenin, felsefenin, siyasetin şiirle olan ortaklığından haberdarız. Politik, felsefi birçok açılımın şiirle yatağını bulup oradan yürüyebildiğini ve aynı şekilde düşüncenin, siyasetin ve felsefenin önemli isimlerinin şiirle kader ortaklığı kurmak zorunda kaldıklarını söyleyebiliriz. Sözgelimi Adorno veya Derrida şiirden vazgeçememiş, orayı eşelemek durumunda kalmışlardır. Mayakovski, Nâzım Hikmet, M....
"İster taharet musluğunu yazarız, ister başbakanı” | Ömer Şişman, Melek Aydoğan'ın sorularını yanıtladı.

“İster taharet musluğunu yazarız, ister başbakanı” | Ömer Şişman, Melek Aydoğan’ın sorularını yanıtladı.

Hasan Bülent Kahraman: "[Efe Murad] şiirinin nereye varacağını merak ediyorum. Umarım daha da uzaklaşır 'şiirsel'den."

Hasan Bülent Kahraman: “[Efe Murad] şiirinin nereye varacağını merak ediyorum. Umarım daha da uzaklaşır ‘şiirsel’den.”

Efe Murad genç ve dikkate değer bir isim. Princeton’da okuduktan sonra şimdi Harvard’da tarih doktorası yapıyor. Bunlar da dikkate değer özellikler. Ama şiiri başlı başına önemli. Murad’ın yeni kitabı LEŞX heyecan verici.   Şiir bugün nerede duruyor, hayatımızda nasıl bir yer tutuyor sorusu artık yakıcı bir soru. Belki her çağda soruldu, her bir sonraki kuşak şiir...
Fırat Demir: "Bir tür geriye çekiliş 'Et Kısmı, Damgası', öze doğru çekilirken başkalaşma şiiri."

Fırat Demir: “Bir tür geriye çekiliş ‘Et Kısmı, Damgası’, öze doğru çekilirken başkalaşma şiiri.”

  Hiçsizlikten Önce   Haşim’in tülü yine yüze çekildi. Fakat bu tülün aralanması gerekmiyor. İşbu şair Nazmi Cihan Beken, ikinci kitabı “Et Kısmı, Damgası” ile, tülü dört bir yana gerdi. Onun şiiri, anlama ya da anlamsızlığa bakabilmek için, herhangi bir konuma ihtiyaç duymayan bir şiir. Keza eliniz her an, her ikisine de değebiliyor. Onun şiirinde...
Fırat Demir: "Günümüz şiirinin kişisel güdümlerine ilk tepkim, Öte Geçeler gibi uzağı çağıran bir kitaptı."

Fırat Demir: “Günümüz şiirinin kişisel güdümlerine ilk tepkim, Öte Geçeler gibi uzağı çağıran bir kitaptı.”

Söyleşi: Fırat Demir – Çağlayan Çevik             “Yeni Cüret Çağı”nda bir “genç şair” olarak yaslandığın şiir birikimine hakim olmanın yanında güncelin de işaretini veriyordun. Görüyoruz ki “Öte Geçeler”de de bu devam ediyor. Deyim yerindeyse şiirinin karakteristik unsurlarının başında “güncel” olan geliyor… Yanılıyor muyum? Şiiri kendisi tartışılmayan büyük, yüce bir anlam görmüyorum çünkü...
Serkan Gezmen: "tekrar tekrar okunabilecek bir kitaptır et kısmı, damgası"

Serkan Gezmen: “tekrar tekrar okunabilecek bir kitaptır et kısmı, damgası”

  zamanda sıçramalar üzerine: ağırlık, yavaşlık ve rüya  her ne kadar şairlerin temas ettiği bir ekol ya da şehir, kanon özellikleri üzerinden çokça bağdaşık üslup, nefes, tarz benzerliği kurulmaya çalışılsa da günümüz şiirinin kalıcı yanının sivrildiği kanaatindeyim. bu şu demek; şaire karşı kişilik kurma gayretleri ve alt metni niyet okumalarıyla birleştirme eğilimi şiirden bir adım...
Lâle Müldür: "Fırat Demir’in stili için, benim şiirlerimde hep görülmüş olan 'realizmi olmayan bir realist' akımdan beslenmektedir diyebiliriz sanırım."

Lâle Müldür: “Fırat Demir’in stili için, benim şiirlerimde hep görülmüş olan ‘realizmi olmayan bir realist’ akımdan beslenmektedir diyebiliriz sanırım.”

  Öte geçeler, öte geçeler diye savruldum. “Gelecek beklemeyin benden / suda yansıma bitti / kehanet beklemeyin benden / kehanet tekti.” Unutulmuş günahlar, çirkin ve vahşi yaratıklar, lanetlenen dostlar ya da düşmanlar arasında, ben, kesiklerin içindeyim. “Ben kesiklerin içindeyim,” örümcek, kimse beni uyarmıyor. Örümceğe yaklaşıyorum diye. Öte geçeler, öte geçeler. Fırat Demir’in stili yokluk içinde...
Ömer Şişman: "Türkiye’de şiiri izleyen 300 kişi kaldı." (IAN Edebiyat, Eylül 2015)

Ömer Şişman: “Türkiye’de şiiri izleyen 300 kişi kaldı.” (IAN Edebiyat, Eylül 2015)

    Şiirle tanıştığım ilk gençlik yıllarında şiir bir şairler/sanatçılar parkurundan ibaretti. Orhan Veli’yi seversin, diğer Garipçileri okursun, Rimbaud’yu seversin, Lautréamont’a götürür seni, Rilke’yle diyaloğun bitmeden Celan girer araya, Tsvetayeva’ya kulak kesilirsin Mandelştam’la karşılaşırsın bir süre sonra ve bu böyle devam eder. Kimisini yarım yamalak kimisini can kulağıyla dinleyip anlarsın. Elbette bu son derece gelişigüzel...
Fırat Demir: "Şimdiki zamanın popülist dili, (...) bıyıklı ironisi, (...) köhne erkekliği beni geriye bakmaya zorladı."

Fırat Demir: “Şimdiki zamanın popülist dili, (…) bıyıklı ironisi, (…) köhne erkekliği beni geriye bakmaya zorladı.”

Söyleşi: Fırat Demir – Canan Aydın   İlk kitabınız ‘Yeni Cüret Çağı’nda yoksul mahallelerden, kimlikten, cinsellikten bahseden bir şiir vardı. ‘Öte Geçeler’de bir kırılma görüyoruz. Artık ölülerden, büyülerden, çöllerden bahsediyorsunuz. İki kitap arasında neler yaşadınız? Yoksul mahalleler kendi içlerinde ayrılırlar. Kimisinde tehlike boldur, seni elinden tutup dışarı çıkarır. Doğduğum, büyüdüğüm mahalle griydi, sessizdi, tehlike yoktu, mucize...