sürgün

 

apartmanın önünde güya taksi bekliyorum

bugün pazartesi, çarşı günüm, yakışıklıyım

aşk tehlikesine karşı gezegen kurgusuyum

seks paranoyaları öldürücü toplum baba

orantısız işkenceni anlattırma sokakta

freud’u hiç affetmedik anneciğim hoşça kal

 

ölüm temsiliyle izliyorum karınca yuvasını

kesin kaplumbağadan yavaş yürüyordum

hiçbir ekoloji iyiliği olmayan akvaryum kaplumbağalarınızdan

mermerdeki çizgilerin bedduası tutar yapışır

makus sınıftanım işçiyim

umutlarını gerçekleştiremeyen deliler için hayat zor

başım öne eğilir bildiğiniz levent

sen de kendine iyi bak kardeş

 

inançlarım düzmece:

on sekiz derece sevap diye sabah namazı kıldığım mescitten kovuldum

isa devrimci tanrıdır, diyen kızıl rahip, dua sandalyesine oturtmaz

rahibe sistemin doğasına âşık fantezilerini geçersek

haham, ispatla, yusuf musun, joseph mi, deyip güler fonda

 

taksiye biniyorum

trafik otomobili durduruyor

boğaz trafiğinin doğası bu, diyor adam

allahtan hiç konuşuyorum:

coğrafyamda son yer bildirimi yapacağım havaalanı diyorum

sürgünde ölüm korkusu, parislilerin tak tuk baston bakışları

 

sürücü, şeytan olacaksın, diyor telsizden

mahalle karakolunun çıkmazında ifadesini hazırlayan meslektaşına

 

yol açılıyor tabiatıyla gidiyoruz

çıkarken son kez baktımdı dağınık odama

hah mahallemi hatırladım

polo bisikletim vardı, kırık rüzgâr güllü

marş söyledim validebağ koruluğu’nda

ilk göz ağrıma dayılanmıştım rezilce

siyah bira eşliğinde çınarın köklerinde oturur, Blake okurdum

 

sırrımı aşikâr eden büyücü arkadaşlarımla

üsküdar meydanda mülkiyet hırsızlıktır kuşlamasındaydım

unutmuşum yalan söyleme hastalığımı

bulaşıkları ben yıkarım anne deyişimi

babama, geppetto’sun sen lan, cümlesiyle seslenişimi

 

ah figen’e Elif’in Kağnısı’nı ezberden okuduğum teneffüs

sınıfta kalırsam şaşırma,diyen hanife’lerin köşkünde içilen ikindi çayı

halamın anneme, ortancan küçük prens, deyişi

 

gözümü dış hatlar-gidiş’te açıyorum

kalabalık kendini öldüren bir olgu

vardım modern karınca yuvama

vedaya gelen yok

olmaz

olamaz fişlenmişim

 

iki derdim var

onurlu bir çile çektir bari elin paris’inde

gurbette ömrüm geçecek

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr