SABİT

 

düz yolda bile yürüyemiyorum daha

nasıl tutacağım kendimi böyle sabit

beni tüfekle vurmak isteyenler var

bana keserle dalmayı arzulayanlar

genel olarak kırk iki yaşında

ve hâlâ kara bıyıklılar

dar alınlarında ter, kirli şapkalarında bit

hepsi kızıl suratlı ve fikrisabit

ben yaşında oğulları ve kızları

ya da yarı yaşımda çoluk çombalakları var

ama nasıl tutacağım kendini böyle sabit

düz yolda bile yürüyemiyorum ben daha 

 

istatistikler yalan söylüyor olamaz 

allah daha iyisini bilir tabii ama

bilimsel veriler, sosyolojik tespitler

tümden gelimler ve tüme varımlar

bu kadar da yanılamaz

beni deşip kenara atmaya hevesli

bir yığın insan var

bunu duydum, buna eminim

bundan korkuyorum bir de

hane gelirine, el emeğine ve göz nuruna

saygım bile var hepsinin aslında

buna rağmen beni “taksim meydanında

sallandıracaksın bunları!” diye

hedef gösterenler var

 

sivastan ötesi muamelesi yapanlar var bana

tamam zaten öyleyim ama

yani bir yandan da “ne gerek var ki buna?”

diye düşünmeden edemiyor insan

kara olmadan edemiyor insan

dağlı olmadan edemiyor insan

“anlıyorum da gençler birbirini sevmiş

size bok yemek düşer,” diyemiyor insan

çiçeğini çikolatasını alıp da

kapıya vardığı zaman

bunun yeterli olmamasını anlayamıyor insan 

 

bir dikili ağacım yok dünyada ama

bu mülkiyetin berbat bir şey olmasıyla ilgili

sırf bu yüzden beni

yağlı kazıklara atmak isteyenler var

bana vurmayı, beni yakmayı

benden sabun yapmayı arzulayanlar var

ölsem ve kolunda bileziği olan bir teyze olsam

kolumu kesmek için

elinde testereyle gezenler var

kapımda kırmızı sprey boyayla

yapılan çarpı işareti, elektrik faturası

ve bazı hastalık belirtileri var

mülkiyetin berbat bir şey olmasıyla

dünyada bir dikili ağacım olmaması arasında

apaçık bir ilişki var

 

evinin önüne odun taşıdığım teyzeler

beni bir kaşık suda boğmakla tehdit ettiler

bir insanın nasıl oluyor bilmiyorum ama

bazı gözlerde bu kadar küçülme ihtimali var

ben bunu anlamak için değilim

elmada kabuk, dişte tartar, deride kir değilim

benden neden kurtulmak istediklerini

bilmek zorunda değilim 

öte yandan sofraya bir tabak da

onlar için koymaya erinmeyeceğim insanların

benimle sebebini bilmediğim bazı dertleri var

 

öyle yuvarlanıp gitmek yokuşlarla ilgili değil

bunu anlatamıyorum bunlara

bazen ihaleye fesat karıştıran

belediye başkanıymışım gibi

bakıyorlar suratıma

kezzap atmak, küfretmek, yalan söylemek 

ve tokat aşk etmek istiyorlar suratıma

çok konuştuğumu biliyorum

çünkü imkân bulsa dilimi kerpetenle

koparmak isteyenler var

hatta kemiklerimi kırmaya

derimi yüzmeye ve etimi parçalamaya

heves edenler bazı dış mihraklar ve varlar

 

koskoca bir şey oldum ve yetmiyor bu kimseye

zaten bir şeye yetmeye çalışmanın

çiğ bir yanı var

“meyveler çürük değil, olmuş,” diye

kendini kandıran annelerin dip boyaları

ve kimseyi kendine yakın tutmamayı

marifet saymak diye bir şey var

dünya ne tam olarak yuvarlak

ne de çok karmaşık, yani aslında basit 

düz yolda bile yürüyemiyorum daha

nasıl tutacağım kendimi böyle sabit

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr