Müsilaja bulduğum çare.

 

Bir sabah uyandık, baktık, Türk Denizi’nin üstünde

bir tezyin— adeta göksel bir elin suya bıraktığı

 

bir ebrû: müsilaj. Herkes sorup duruyor o günden

itibaren: Müsilaj nedir? Müsilaj nedir?Nedir bu

 

müsilaj? Ne olacak, doğarken durdurulmuş insanlarız,

tasalıyız, kederliyiz biz. Oturma odalarımıza musallat

 

olan yoğun kaygı yığınından denize yansıyan alegorik

bir imaj bence müsilaj. Artık ev içinde zapt edemediğimiz

 

Kunteper Karanlıktan sokaklara taşan jel-mesaj, budur

bence müsilaj— varoluş korkumuzun salyası, metrolarda

 

işten dönen üzgün babaları birbirine bağlayan yapıştırıcı

eriyik— içimizdeki şekilsiz eksiklik, o eksikliği dolduran

 

zararlı madde, alacağımızı hırsla emip aldıktan sonra

denize gelişigüzel attığımız sulu posa, oradan oraya

 

şuursuz koşarken döktüğümüz ekşi terle artık yüzümüzde

durmayıp akan kalın makyaj, bunlar bence müsilaj. Müsilaj

  

nedir? Müsilaj nedir? Nedir bu müsilaj? Ne olacak,

belki de kavmimizin hani hep isteyip de bir türlü

 

alamadığı, cennete açılan o nihai virajı, nihayet alırken

arka kasadan fırlayıp yola saçılan kocaman bagaj—

 

müsilaj. Ne çok uluslu cepheden hain bir sabotaj ne

dış mihrakların yaptığı zillet amaçlı fotomontaj. Nedir

 

mi müsilaj? Bence gökten eşref-i mahlukata bir öğüt

olarak sulara yansıyan kutsal bir imaj. Bence bırakın—

 

denizin üstünde bir enstalasyon gibi öyle kalsın müsilaj.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr