En Son Yazılar
160. Kilometre’nin anket defterinden: Ali Özgür Özkarcı.
Şair olmasaydınız ne olurdunuz? Çok oturtgaçlı götürgeç. Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz? Bir bok olamayacağımı anlayınca, bari şair olayım dedim. :) İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede nasıl anlatırdınız? “Heyecan ve tehlike istiyorsan, hiç çekinme, buyur” derdim. Dünya kendiniz ve başkaları için mükemmel olsaydı yine şiir yazar mıydınız? Hayır...
Ali Özgür Özkarcı: “Modern Türk şiirinin genel beğeni kıstaslarının dışında kurgulanmış bir şiir var.”
8 Kasım 2011, Matbuat Dünyası programı, Açık Radyo. Konu: 160. Kilometre. Hazırlayan ve sunan: Mesut Varlık. Konuk: Ali Özgür Özkarcı.
160. Kilometre’nin anket defterinden: Mehmet Said Aydın.
Şair olmasaydınız ne olurdunuz? “Ben hiç şair değilim / buna hiç şaşırmadım” Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz? Çok sevmiştim ağabey. İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede nasıl anlatırdınız? Tırnak içleri, ölü kelebekler. (Romantizm ölmedi, kalbimizde yaşıyor) Dünya kendiniz ve başkaları için mükemmel olsaydı yine şiir yazar mıydınız? Kürtçede “mükemmel”...
Rahmi Öğdül: “Bambaşka örgütlenmiş bir hayat başka bir biçim istiyor.”
7 Kasım 2011, Yolgeçen programı, Açık Radyo. Konu: 160. Kilometre ve Ölçü Kaçarken. Hazırlayan ve sunan: Rahmi Öğdül. Konuklar: Erhan Altan, Ömer Şişman.
160. Kilometre’nin anket defterinden: Erhan Altan.
Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz? Herhalde bana Orhan Veli okuyan babamı dinleyerek. Çok güzel okurdu, o kadar ki Orhan Veli’yi daha sonra hep babamın sesiyle okudum. İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede nasıl anlatırdınız? “Dil aracılığıyla kâğıttan birkaç cm2′lik bir alan üzerinde nasıl yeni bir dünya yaratılabileceğini görebilirsin” derdim. Neden...
160. Kilometre’nin anket defterinden: Ahmet Güntan.
Şair olmasaydınız ne olurdunuz? “Cennetlik” olurdum. Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz? ‘Adının geçmesine cüret edilemeyen aşk’ın getirdiği ilk ciddi depresyon yüzünden. İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede nasıl anlatırdınız? “Aslında senden çok iyi bir şair olur biliyor musun?” Dünya kendiniz ve başkaları için mükemmel olsaydı yine şiir yazar mıydınız? Dünya...
160. Kilometre’nin anket defterinden: Mehmet Davut Özdal.
Şair olmasaydınız ne olurdunuz? Yüksek tornavida. Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz? Aslında ilk o benle ilgilendi, benim o zaman çıktığım bir kız vardı. Sonra o kızla sevgi saygı çerçevesinde birbirimizin ağzını burnunu kırarak ayrıldık. Bir süre yalnız takıldım. Sonra ona gittim. Elim yoruldu dedim. İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede...
Lütfi Özkök’ten mektup var: “Bu puslu, melankolik Kuzey gününde içimi açtınız.”
Ben de sayın Naim Atabağsoy’la aynı fikirdeyim: Son Dünya Savaşı’nda en büyük, unutulmaz, aşk ve direnme “cihanşümul” şiirlerini, işgal altında Fransız ve yabancı şairleri dile getirmişlerdir. Adlarını saymakla ukalalık yapmak istemiyorum. Yolunuz açık ve bereketli olsun – – Benim de bu puslu, melankolik Kuzey gününde içimi açtınız. Teşekkürler / Sevgiler…
Naim Atabağsoy: “Kusurlu Bahçe, baskıların, zulümlerin ve sömürünün karşısında şiirin bir imkân olarak kararlılıkla durabileceğini gösterir nitelikte.”
“Cemal Süreya bir röportajında Orhan Veli için ‘Orhan Veli, şiire şapka giydirdi, sivilleştirdi onu’ demişti. Öyle görünüyor ki Mehmet Said Aydın da Kusurlu Bahçe’yle, günün bir gereği olarak şiirin eline aradığı sapanı veren şair sıfatıyla dimdik karşımızda duruyor. Eşyayla birlikte kendimize de yabancılaştığımız bir çağda Mehmet Said Aydın’la birlikte sormak gerekir belki: Halk kime denir...
Melek Aydoğan: “Aydın’ın şiirlerinin dili, ‘eksiklik’i arayan/bulan bir dildir.”
“[Mehmet Said Aydın] hangi olayı, coğrafyayı, tarihi anlatırsa anlatsın, şiirde daima aynı çerçeveyi gösterir: Çocukluk.” Yazının tamamını okumak isteyenleri şöyle alalım.
Utku Özmakas: “Yetmez Ama Hayır, Özkarcı’nın entelektüalizm karşıtı ve ‘sol’dan konuşan bir şiir kurmaya çalıştığının açık bir göstergesi.”
“Türk şiirinin güçlü bir siyasi damarı olduğu açık bir gerçek. Ne var ki günümüz şiirinde bu damarın gücünün kısmen azalmış bir görünüm arz ettiği, şairlerin özellikle ilk kitaplarında siyasetin güçlü bir biçimde yer almadığı da kolaylıkla sağlaması yapılabilecek bir gerçek. Ali Özgür Özkarcı bu bakımdan ayrıksı bir şair.” Yazının tamamını okumak isteyenleri şöyle alalım. ...