AYRILIK SEKANSI
Kendi aramızdan sızdırmadık
Mutsuzluk bu kadar şeydir.
Bunun nasihati olacaksa.
Dinlenebilir.
Seninle ayrılmak, hiç tanışmamış olmaktan daha güzel.
Bunu düşünerek yürüyorum
Yürürken kaldırım çizgilerine basmamaya çalışıyorum.
Çizgiye basan göttür. Göt olarak dönmek istemem eve. Kaybedersem oyunu,
Herkes biraz göttür.
-Teyzecim hayırdır neden ağlarsın.
Evladım Mao’nun ölüm yıldönümü
Başın sağ olsun yakının mıydı?
Bir dönem hepimizin yakınıydı sonra ne oldu bilmiyorum-
Hızlı hızlı eve girdim.
Mükemmel bir sofra hazırlamış. Hemen karşısına geçtim.
Yoğurtlu makarnasından bir çatal aldı. İştahla yemeğe devam etti.
Mutlu ya da mutsuz diyemezdim. Acıkmıştı.
Bugün benden ayrılmayacak belli. Bunu anlamıştım.
Makarnanın tadı
Sıradan bir makarnanın tadı nasılsa tam olarak öyleydi.
Son kullanma tarihi: Yarın!
Eline sağlık. Nefis Olmuş!
Nerden öğrendin bunu yapmayı.
-YouTube’da her şey var. İzlerken öğreniyorsun. Çok fazla reklam giriyor.
Premium üyeliğe mi geçsek artık. Daha çabuk öğrenebilirim tarifleri.
Aslı ile Kerem ayrılmasalardı hâlâ onların aile üyeliğini kullanırdık.
Ama olsun. Belli ki anlaşamıyorlar. İnsanlar mutlu olsun.
“sekiz yaşımda o dileği tuttum.
nolur dedim yuri gagarin gel beni de çıkar uzaya”
Yukardan bakabilirim. Kimler mutsuz -beni dinliyor-
İkinci katta olmak yeterlidir. Yukardayım demek için.
Birinci katta, komşum. Yukardan mutsuz görünüyor.
Umarım göz yanılsamasıdır – beni dinliyor-
-Bir şey mi dedin? Dinlemedim seni
Televizyona Yalçın Küçük çıkmış onu dinliyordum.