Elimde İsmail Aslan’ın ilk şiir kitabı Sistem Çöktü Misal Çok Yalnızım (160. Kilometre, Eylül 2012) var. Kitabın adı ilginç, alışılagelmişin dışında bir ad; biraz uzunca (uzatılmış) bir isim bu… İlk bakışta kasıtlı olduğunu duyumsatan bu seçim, kitabı okuduğumda haklı olduğumu düşündürttü bana. Envanterci bir yanı var Aslan’ın; fakat onunkisi bir kategorik yığımdan çok, sözcükler yığımı olarak okunabilecek bir şiir… Şu şiir adları da kitaptan: “Funda’yı Mental Bağlamda da Sevdim Abi”, “*pc de Mübarek bir cihazdır nihayetinde”, “Taksim Meydanında Toplanan Bir Grup Laf Kalabalığı”, “Şiirimin Sinan’la İlgisi Yoktur Aslında Çökmüş Bir Sis Misal”. Hani Türk şiirinin trendlerinden olan “sözcük ekonomisi” kaypaklığına pek yüz vermiyor İsmail Aslan ve kitapta 4768 sözcük kullanıldığını ayrıca vurguluyor.

Özellikle son yıllarda muzip şairlerin çoğaldığını görüyoruz. Tabii ki bu neviden örnekleri daha gerilere giderek de bulabiliriz ama benim dediğim başka. Bir yandan, maalesef ki, İkinci Yeni’nin bana göre bir türlü doğru okunamamasından kaynaklanan, kerameti kendinden menkul şiirler yazılırken, bir yandan da buradaki defoyu kapatmaya, daha doğrusu kendi yamasına yırtık bulmaya çalışan şairler kalem oynatmaya başladı… Açarsak, imgenin ucu açıklığından kendine tılsım zerk eden şairlerin karşısında deneyime açık, özellikle ironiyi, somutu, hamlığı kendine yol bilen şairler belirdi. Burada tabii ki önemli olan şiirin es geçilmemesidir. Aslan’ın şiiri şiiri es geçmeyen bir yapıya kavuşabilmiş durumda.

Biraz daha sokulalım içeriye… Sistem Çöktü Misal Çok Yalnızım’ın sözcükler yığını demiştik. Bunun bir istifleme çalışmasından çok özgür bir salınım imkânı yaratabilme anlamında yapıldığını vurgulamak gerekir; hem okur hem şair için bu imkân…

 

Çatal elimden düştü sevgilim; ama seni düşürmedim

Şimdi: “Sana bir kaleydoskop alacağım.” diye yazarak

Şiirimde kaleydoskop sözcüğünü kullanmış oldum

Şimdi üzüldüm ya bu tırabzanın eğimine

Akbilim bomboş senin dudaklarında çatlaklar

Metropollerde âşık olamazdık Hakkâri

Kararımız yerinde sanırım

Yerinde olsaydım yerimi değiştirmezdim kalırdım bende

Bir kolokyum meclisinde

Kimse intihara yanaşmayınca

Modern çağa peygamber zaten yakışmaz diye belirttim

(“Ora Sekansı Sinopsis”, s. 11)

 

Sözcükleri alışıldık bağlamlarından koparıyor Aslan. Okuru kendi deneyimine çağırıyor âdeta. Bunu zaman zaman da biçimsel deneylere giriştiği şiirler yoluyla yapıyor şair. Özellikle “yazılamayan uzun bir şiir için itiraf”, “devlete sitem”, “Terk Mazeretleri” adlı şiirleri bu noktada sayabilirim. Yeri gelmişken söyleyeyim: İsmail Aslan’ın bu biçimsel arayışları çoğaltması gerektiğini düşünüyorum. Böylece bundan sonraki çalışmalarında daha fazla şerit imkânı sunacağı kanaatindeyim yolcularına.

Bir de şu: Günceli yazıyor İsmail Aslan. Geçici olanın kalıcı izine vurgu yapıyor. İşte tam bu noktada aslına bakarsanız bir “sorumluluk” alıyor şair; kendi şiirini yok etme pahasına bir sorumluluk. Yok etme dediysem, eşeğini sağlam kazığa bağlayan, mazmuncu, yerinde saymayı alışkanlık haline getirmiş vurdumduymazlığın karşısında, olması gereken bir tavırdan bahsediyorum. Verili beğeniye karşı, belki de inadına karşı, bir anlamda hâkim beğeniyi tersine çeviren, kodlara yaslanmayan güncel bir şiir… Turgut Uyar’ın “Her Çağda Yenilenen”de söylediği gibi: “Şiirde ölmezi aramak boşunadır. Bir kez günü geldiğinde ölmeyen şiir, çağında da zaten pek yaşamamıştır. Bununla beraber değişen çağlar, değişen şiirler ortasında, insanda değişmeyeni aramak akla gelebilir.” Kitabın başında yer alan Kürtçe epigrafı da bu bağlamda okumak gerektiğini düşünüyorum:

 

Hun xwe her tim miri bihesibinin.

(Kendinizi hep ölü sayın.)

 

Bugün insanı kuşatan ne varsa o var Aslan’ın şiirinde de:

 

Videolarını hiiiç dinlemeden beğendim

Onun ben çok sonraları

Güzel saçlarını da beğendim

(“Funda’yı Mental Bağlamda da Sevdim Abi”, s. 19)

 

mobeselerle kafa kafaya halleştim

(“tekrar eden sözcükler takdir-i ilahidir”, s. 21)

 

Bağlantım geldiğinde buraların güzünü

ve referandumu konuşacağım sizinle

(“Birkaç Yağmurlarla Lütfen”, s. 26)

 

Meydanın ortasına geçip

cepshoplara bağırdım

(“*pc de Mübarek bir cihazdır nihayetinde”, s. 28)

 

Ezcümle samimi, gündeş, çoğalan, kafası başka şiirler bu kitapta okuduklarım. 160. Kilometre’nin diziye genç ve sağlam bir halka eklediği kanaatindeyim. Yolu açık olacak Aslan’ın; nasılsa işte müsait bir yerde inecek var diyemediğimden dünya bitmedi (“Şiir bu hayatta birazdır”, s. 36).

 

Yurt Kültür Kitap, 3 Kasım 2012.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr