Kılçık

 

Anlaşamıyoruz. Tulum gibi post gibi çıkmıyor

Üzerimizden kürk ve dil.

Sezgileri paylaştıkça bir kontrol mekanizması,

Rüya ertesi birkaç pazarlık ve ikna ile ertesi gün

Kendini afiyetle anlatamadan sıyrılamıyorsun, kılçık.

 

Öyle olmalıydı, ertesi zamanlar hiç eksik kalmasın isterken,

Zaman için kendini öfkeyle ve afiyetle hep istediğinden

Bir başkası, bölüşülmüş ve sıyrılamıyorsun,

Kılçık.

 

Bulduğun, bir başka türlü olamayacağını kabul ediyor artık

Sıyrılamıyorsun, kılçık.

Sizin güveninizi kötüye kullandığı açık

Kurtulamadığımız birkaç ten lekesi ve bölgesel olarak

Sıyrılamıyorsun, kılçık.

 

Ne kadar kurtarsan da ancak o kadarını yapabildin.

Fazlası değil yani hep karşı tarafta kalıyor,

Sıyrılamıyorsun, kılçık.

 

Şaşkınlık içinde sende kalan bir şey sansan,

Göz gibi yerine geçeceğini bilemediğin bir şey var.

Göz olmasa hünerli ses iniltileri,

Senin içinden çıkıp her yerine ilişiveriyor.

Sıyrılamıyorsun, kılçık.

Affettiğindir, alamadığın anda tamamını

Yani bir fiil veya salt bir bedenle sana geçmiş

Olacağını varsayarsak, geçmiş saysak öbr tarafa, öbr

Öbr, öbür, öbür, öbür öbür tarafta olacağından,

Senin tarafında saysak,

Gerçekten,

Geçerken gelenler ile sana gelen pay ile

Öbür taraf sıyrılamıyor, kılçık.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr