zamanda sıçramalar üzerine: ağırlık, yavaşlık ve rüya 

051_etkismiher ne kadar şairlerin temas ettiği bir ekol ya da şehir, kanon özellikleri üzerinden çokça bağdaşık üslup, nefes, tarz benzerliği kurulmaya çalışılsa da günümüz şiirinin kalıcı yanının sivrildiği kanaatindeyim. bu şu demek; şaire karşı kişilik kurma gayretleri ve alt metni niyet okumalarıyla birleştirme eğilimi şiirden bir adım önde yol alıyor. ve böylece temas hürriyeti, etkilenme endişesi şairden daha çok ve daha az özel bir gayretle kişisel bir seyri daha dokunaklı, daha karşı konulmaya açık hale getiriyor. onun sami baydar veya mehmet taner sevgisi bir biçem ilgisinden ileri gelmiyor. bu sevgi ter içinde uyanma ve bütün bir rüyanın kendine düşen payını hissetme dışında şiirine sızmış değil. yani yaşayan bir rüyayı görmüyor nazmi cihan beken. şiirlerindeki toplamda anahtar kelimelerin seçilip alınamayacağı bir düşünce, zor olay örgüsü ki bu olay örgüsü toplam bir müzik dışına çıkmaz düzyazı şiirleri için, çok çabuk şiirin dışına koşma hissi vardır yazdıklarında. girdiği atmosferden çıkarken yaratılmış ve güncelle başı hoş olmayan bir bütünlüğü muteber örüyor, ciddiyeti bir kasıt tasmasıyla yol almıyor.

et kısmı, damgası’nın baş ve sonlarına düzyazı şiirler hakim. bir kopuş örneği olarak düzyazı şiirleri yazar kadar okur için de okuru değişime tabi tutma ve bir değişimden okurla birlikte geçme açısından değerlendirilebilir. fakat düzyazı şiir haricinde ve çoğunlukla ortalara serpiştirilen şiirler için benzer bir durum söylemiyor kitap. yani ismin ilk kitabındaki şairi kolayca tanıyabileceğimiz şiirlerin devamı olarak okunuyor. bu açıdan düzyazı şiir cihan için bir değişime daha uygun, değerlendirmeye daha değer örnekler sunuyor. kitabın akışı içerisinde “siz araştırmıştınız” adlı şiir yeni olmayan, değişimi yansıtmayan ve kitap bütünlüğünü bozan bir şiir olarak ortaya çıkıyor, hem de birdenbire, bir nefes molasından kitabın dışına çıkmaya götürecek kadar. ritmi ıskalamayan şiirler ortasında elbette bozucu bir özellik, gürültüyü kast etmiyorum, algıların karşılaşmalarına müsaade etmeyi kolaylaştıran bir yan da sağlayabiliyor.

şiirin kolay lokma olmadığı soyutluğu karşısında eylem olarak direkt ve tırnak içi edebiyatı halinde ortaya çıkışı arasındaki zıtlık birlikteliğe dönüşmüştür. zıtlık, birlikteliğin boğuculuğundan kafayı kaldırmak ve yeniden bir tesis etme arzusu sonrası gönül rahatlığı için, gerekli görüldüğü ölçüde ve yine tırnak içi edebiyatı etrafında şekilleniyor. twitter burada sanırım soyutluktan geberirken somut cenaze merasimi arzusunun en dik örneği, bir bahistir. bunlara nazmi cihan beken şiirine yansıtma üzerinden eğilme zorluğu nedeniyle değiniyorum. tırnak içi edebiyatının kolay lokması olamayacak denli kenetlenmiş ve sarmal, yine bir o kadar sık ve dağılmasından ürkülen bu düzyazı şiirler toplamı için denilebilir ki okumadan okumuş kadar olanların ve bununla yetinenlerin, ayrıca bir tümcenin, bir sayfanın an telaşıyla görüntüyle kavuşması için çırpınan şiir telaşeleri ve aşırı somutçu duygusalların yanına varamayacağı, bir yükseklik haricinde, samimi, kelime dağarcığıyla donanarak tekrar tekrar okunabilecek bir kitaptır et kısmı, damgası, dibi tek gecelik bir kabusu iyi etmeyecek, bütün merhem.

 

Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum, Haziran 2015, sayı 4.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr