Söyleşi: İsmail Aslan – Oğuzcan Önver

 

1- Internet hiç varolmamış olsaydı nasıl bir insanlık olurdu?

İnsanlık nasıl olurdu, bunu uzun uzun anlatmak mümkün. Yalnız, ben kendimi iyi bilirim. 11 yaşımdan bu yana mutsuzum; internet mutsuzluğuma hiç dokunmadı.

 

2- Elektriği yok etmek ister misin?

Elektrikle çalışıyorum ben.

 

3- Şiir yazmaya ne zaman niçin kimle başladın?

Onlar öldüklerinde başladım. Onlarla ancak şiir yazabiliyordum ve onlarla yazmaya başlamış oldum. Neden yazdığımı ise sanırım ancak onlarla bir araya geldiğimde anlayacağım.

 

4- Şiir yazmayı bıraktığın gün hangi müziği dinleyeceksin?

Bu arada şiiri de bırakmış olduk; ama dinlediğim müziklere devam edeceğimdir. Müzikte çokça gezindiğim oluyor yalnız hep aynı yerde durup soluklanıyorum. Aynı yer dediğim de: Bach, Chopin, Schumann, Rachmaninov, Shostakovich, Satie, John Cage, Arvo Part, Morton Feldman…

 

5- Devrim olacak mı?

Lise yıllarında gerçekten neyin değişmesi gerektiği konusunda pek bir fikrimiz yoktu ama devrime inanıyorduk. Şu an için neyin değişmesi konusunda epey fikrim var yalnız devrimin olacağına inanmıyorum.

 

6- 3. kitabın ne zaman çıkacak?

İlk kitabımdan kısa bir süre önce.

 

7- Hastalarından şiirlerini okuyanlar var mı? Onlara şair olduğunu söylüyor musun?

Hastalarım olmadı hiç. Dahası “hasta” sözcüğünü de ağır buluyorum. Kimselere de şair olduğumu söylemedim; ama insanlar bir şekilde öğrenmiş oluyorlar. Yakınlarda şiir yazdığımı bilen bir arkadaşın henüz tanıştığımız bir hanımefendiye bundan bahsetmesi bu arkadaşı paylamama neden oldu. Sırtımızı Suriye sınırına vermişiz, aramızda 50 metre mesafe. Ben sadece yazıyorum, şiir konuşmak beni hep germiştir. Dahası ben ağlamışım, adam bu ne saçmalık diyor; oysa ben hiçbir saçmalıktan ötürü ağlamamıştım. Cevap başka mecralarda buluştu, affola.

 

8- Kimleri okuyalım?

Evvela insanı, dünyayı okuyorum. Sonrası sizin bileceğiniz bir şey aslında. Sevdiğim kadına dahi bir kitap verdiğimde boynumu bükerim, utanırım.

 

9- Bilebildiğimiz kadarıyla ülkede şu an 2 savaş var. Adorno’yu anmadan soruyorum, Auswitch’ten sonra şiir yazdığımız için devlet barbar mı?

Ben de yapmış olduğunuz gibi Adorno’yu anmadan cevaplayayım. Şiirin her koşulda yazılacağı kanaatindeyim. Aslında en çok da bunun peşindeyim. Etrafımda hareket halinde ya da durmuş olan –nitekim durmuş olanın da bir hareket hali içerisinde olduğunu düşünüyorum-  her ne ise bana varışından sonrasını önüme açıyorum. Önüme açmam bir yerde olup bitene de gözlerimi açmış olmamı sağlıyor. Burada şiir yaşam alanı buluyor. Ülkede 2 savaş var’ın şiirini de yazmaktan bahsetmiyorum sadece. İnsanlığın cebelleştiği her ne ise onun şiirini diyorum. Bu yüzden koşullar şiirin yazılmasına engel olacak değil aksine olup bitene kulaklarını tıkamayan şiirin yazılmasını sağlayabilmeli.

 

10- Buraya -bize sorun biz cevaplayalım- sorusu gelecek.

Siz de mutsuz musunuz?

 

Palaspandıras Fanzin, 5. sayı.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr