Ayrık Otlar Sanırım Karşım Uy Nabızsızlık

 

I

Kimi zaman kafamda “fikri” gelişen şiirleri şekillere benzetirim. Üzerinde düşünüp yazmaya koyulacağım son şiiri dikeyine çizgileri müthiş bir hızla inen bir dikdörtgene benzetmiştim. Ayrıca bu dikdörtgenin herhangi bir köşesinden, adeta bir cesedin tabuttan çıkmış kolu gibi sarkan yeni bir dikdörtgenin daha olduğunu düşünmüştüm.

 

Her şey üst üste gelmişse, bu her şeyin alt alta geldiği anlamını da taşır belki. Her ey nasıl demeli başka: İnsanın canı yıkılır tabi. Birileri öldüğünde buna yakın bir şeyler hissetmiştim, canımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığını.

 

İnsan gerçeği yazınca anlıyor. Şiirin anlatacağı olmak gerçeğin inmesinden geçiyor aslında. Gerçek iner. Dikdörtgenin herhangi bir köşesinden, adeta. Adeta berrak bir detayda görünemeyendir. Şiir.

 

II

 

1 kilo kalp mi ağır BİR kilo pamuk mu?

oturup inceledim / inceldiği yerden kopan hiçbir şey yok.

hiçbir şeyden seni bu kadar çok saymamıştım

aslında hepinizden yok sıkıldım

insan çok sevince ölmek istemiyor sinan. kesin bilgi.

ben hepinizden çok sıkıldım baktığınızda aslında

 

her şey akıllıdır / aslında her şeyin bir alnı vardır

polis müzik dinlemez polis öpmez öksürmez

allahım polis öksürmüyor devlet çok sağlıklı

1 kilo kalbi olmayana devlet

enine baktığında bütün müziklere müzeyyen senar deniyor

 

denilen tüm cümleler sıra dışı bir şekilde kurbağalardan geçiyor

çünkü karnım sevgiliden önce başlamıştı

uzayın nemi diye bir şey yar

 

buna psikolojide bir şey denilmiyor.

buna seni birkaç kez kandırmış alkışlamıştım

ben en son ne zaman olmuştum çok üzülüyorum

seni bir yerlerden unutuyorum

kırıp döküyor bankada paralar biriktiriyorum

buna seni hadi be nereden anladın

herkes vardı sen neden yoktun

önceki cümleyi şöyle bir hamleyle:

 

herkes sardı sen neden soktun

kalbi olan [,] kendini kalbinden vuruyor.

 

III

 

Bazen “Kirayı birkaç gün geciktirebilir miyiz?”

Bazen “Çok beklersin, dünya sönüyor.”

 

Bence Allah’a inananlarla inanmayanları da Allah yarattığından seni çok seviyorum.

 

Bazen “Senin elinin değmediği şey şey değildir.”

Bazen “Bir Türk bayrağı karşısında sevilmeyi bekledim.”

 

Bence röveşataya kalkıp düşünce ölmeyene öldürmeyen Allah öldürmez denir.

 

Bazen “John Surman – Edges of Illusion 1979”

Bazen “Koşuyor koşuyor koşuyorum, yol başlıyor.”

 

Bence her şeyin bir açıklaması çok, Allah.

 

Bazen “Benim zeki hayvanım, tırnağım.”

Bazen “Ben kendimde yalnız terlemeyi anladım.”

Bazen “Kime çekmişsen ona kalkıyorum.”

 

İnsan çok sevince, ölmek istemiyor Sinan.

 

Alternatif Asfiksi Bkz.

ok

 

 

 

 

 

kutu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

siyah

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr