bir gentrification hikayesi

 

bu, senin bildiğin gentrification hikayelerine benzemez, kardeş

fareyle aramızda bir çift göz

dil dile, söz söze değmeden

ikimizi de yerinden eden aynı peynir

böyle avunuyoruz ikimiz de

aynı fayansta lohusa analarımız

papatyalı bi poşete sarılı doğumgünlerinde kedi

ve mutfakta gözetlemeli takım elbiseliler eksik olmazmış

maske deri eker –

tencere kirleri hep sanılanın aksine bulaşık eldiveni değil parmak eker-

çürüyüp çamurlaşır,

eti yerinden edermiş.

ama ölümün erittiği o ilk ölüm

hiçbir zaman terk etmezmiş elimizi

baş ve işaret parmaklarımız arasındaki kuru egzema

çekimsiz bulutların bucaksız balonlu ovalarında

kütlenin dağıldığı vadesiz tuval,

nefes, renk, madde

etini sırtlara satan hol mermeri

ve kolon

nasıl olsa hep cana misafir

hiçbirimiz şimdiye dek bu kadar hafiflememişiz.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr